23 Aralık 2014
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan Tunus Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Başkanı tarafından dün açıklandı. Katılımın % 60 dolayında olduğu seçimi oyların % 55.28’ini alan Beji Caid Essebsi kazandı. Rakibi, Geçici Cumhurbaşkanı Moncef Marzuki’nin oy oranı ise % 44.32. Katılımın düşüklüğü Devrim sonrası dönemin yarattığı düş kırıklığı ile izah edilmekte. Bu anlaşılabilir olsa da, Tunus’un demokratik dönüşümünde aldığı mesafe ile diğer Arap Baharı ülkelerinden çok daha ileri bir noktada bulunduğu tartışılmaz.
Seçimin mağlubu 66 yaşındaki Moncef Marzuki Fransa’da eğitim görmüş bir tıp adamı. Devrim öncesi Tunus’un önemli rejim muhaliflerinden biri. Siyasi mücadelesi nedeniyle yaşadığı birçok sıkıntıdan sonra 2002 yılında Fransa’ya gitmiş. Devrim’i takiben Tunus’a dönmüş. 12 Aralık 2011 tarihinden bu yana ülkesinin Geçici Cumhurbaşkanı. Nisan 2014’de, Tunus’un ekonomik sıkıntılarını dikkate alarak ve örnek sergilemek amacıyla maaşını 2/3 oranında azaltmış. Laik kesim ve eski rejime yakın çevreler kendisinin İslamcı Ennahda Partisine yakın durmakla suçluyor. Marzuki bu iddiaları reddediyor.
Seçimin galibi Beji Caid Essebsi ise 88 yaşında bir avukat. Habib Burgiba döneminde İçişleri, Savunma ve Dışişleri Bakanlığı yapmış. Büyükelçilikleri var. Şubat-Aralık 2011 döneminde Geçici Başbakanlık görevinde bulunmuş. Laik Nida Tunus Partisinin kurucusu. İslamcı kesimin “eski dönemin adamı olmakla” eleştirdiği biri. O da bu iddiaları reddetmekte.
İki siyaset adamı genelde iyi bir ilişki içerisinde oldular. Ancak seçim kampanyası sırasında retoriğin yükselmesi kaygı yarattı.
Saygın düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group), 19 Aralık 2014 tarihli ve “Tunus Seçimleri: Eski Yaralar, Yeni Korkular” başlıklı raporunda Tunus’taki siyasi tabloyu değerlendirirken, yaklaşık iki ay önce düzenlenen Ulusal Meclis seçiminin ülkenin kuzey kesiminin genelde Essebsi ve Nida Tunus’a, güney kesiminin ise Marzuki ve İslamcı Ennahda Partisine destek verdiğini ortaya koyduğuna, bunun aşılması gereken bir bölünme olduğuna işaret etti. Kampanya sırasında adayların ve çevrelerinin zaman zaman yükselen retoriğinin, diktatörlük döneminin mirası olan korkuları canlandırdığına, bu dönemin yaralarından beslenen ideolojik bir tartışmaya yol açtığına değindi. Diktatörlüğün geri gelmesine, bir tarafın bastırılmasına, güney-kuzey bölünmesinin derinleşmesine, şiddet ve kaosun yayılmasına ilişkin kaygıların giderilmesi gereğine dikkat çekti.
Seçim sonuçları kesinlik kazandıktan sonra Essebsi ülkenin karşısında bulunduğu sorunların çözümü için bütün Tunusluların el ele vermeleri gerektiğini söyledi. Marzuki de rakibini kutladı. Seçimin galibinin Tunus olduğunu, birilerinin oyların % 99’unu aldığı seçim soytarılıklarının artık geride kaldığını belirtti.
Oy verme sürecini izleyen yerli ve yabancı seçim gözlemcileri de, seçimlerin dürüstlüğü konusunda birleştiler.
Şimdi Tunus’un gündeminde yeni hükümetin kurulması var.
Hatırlanacağı üzere 26 Ekim’de düzenlenen Ulusal Meclis seçiminde, 2011’de düzenlenen ilk seçimin galibi İslamcı Ennahda bu defa ikinci sıraya geriledi. Laik kesimi bünyesinde toplayan Nida Tunus Partisinin 85 milletvekili çıkarmasına karşın Ennahda’nın milletvekili sayısı 89’dan 69’a düştü. Onları daha küçük partiler izledi. 217 sandalyeli Tunus Ulusal Meclisinde ortaya çıkan bu tablo bir koalisyon hükümeti kurulmasını gerektiriyor. Ayrıca, Nida Tunus ile Ennahda arasında siyaset kurumuna güveni arttıracak ortak bir siyasi anlayışa varılmasını gerekli kılıyor.
Yeni hükümeti bekleyen birçok sorun var. Bunların başında enflasyon, işsizlik, bölgeler arasındaki dengesizliklerin giderilmesi, yatırımların ve turizmin canlandırılması geliyor. Cezayir ve Libya sınırında üslenmiş silahlı cihadist gruplar ciddi bir güvenlik sorunu teşkil ediyor. Zira bunlar tarafından girişilecek büyük bir terör eyleminin laiklerle İslamcılar arasında kutuplaşmayı arttırması olasılığı öteden beri ciddi bir endişe kaynağı oluşturmakta. Tunus’tan, Irak ve Suriye’ye IŞİD veya El Kaide bağlantılı terör örgütleri saflarında savaşmak üzere giden yaklaşık 3000 kişi olduğu söyleniyor. 2013 yılında suikast sonucu yaşamlarını yitiren sol kesimden iki siyaset adamına düzenlenen saldırıların IŞİD saflarında çarpışanlar tarafından üstlenildiğine ilişkin bir videonun yayınlanması da meselenin boyutlarını ortaya koymakta.
Tunus böylelikle Devrim’den bu yana düzenlenen üç seçim ve kabul ettiği yeni anayasa ile demokratik dönüşümünü tamamlamış görünüyor. Ancak aşması gereken sorunlar sıradan değil. Dolayısıyla Batı’nın, Arap Baharının hiç değilse bir ülkede başarıya ulaşabilmesine yardımcı olmak amacıyla Tunus’a ekonomik destek için seferber olması gerekiyor.
Demokrasi özleminin ay yıldızlı al bayrağı artık Tunusluların elinde…